Jarvis Cocker & Chilly Gonzales – Room 29 (2017)

Hazırlayan: Gökay Sarı

Jarvis Cocker ve Chilly Gonzales işbirliği 2017’nin ilkbaharına göz kırptığımız şu aylarda dinleyicisini hem heyecanlandırıp hem de hüzünlendiriyor. 17 Mart tarihinde yayınladıkları Room 29 albüm eleştirmenlerden tam not alarak müzik marketlere yerleşti. Oldukça ‘minimal’ bir üretim olan albümde ikili, ünlü bir otele ve hikayesine yoğunlaştırmak niyetindeydi ancak albüm tamamlandığında, ortaya on altı şarkıdan oluşan elli dakikalık bir psikolojik inceleme çıkıverdi. Otel odaları, çalışanları ve misafirleri, ilişkileri…

“Hiç konaklamak için bir oteli kontrol ettiniz mi? Veya otel kendi prensipleri çerçevesinde sizin kurumsal müşteri profiline uygunluğunuzu kontrol etti mi?” Diye yazıyor Wayne Koestenbaum, bir otel odasının her türlü ‘olasılığa’ açık olduğundan bahsettiği ‘Hotel Theory’ isimli kitabında. Jarvis ve Chilly’nin işbirliğinde de bir ‘otel odası’nda her şeyin gerçekleşebileceğine dair hikayeler dinliyoruz. Tok, karizmatik vokalleri ve son derece sakin bir piyano eşliğinde, nadiren de telli çalgıların birkaç tınısını duymak mümkün, çoğu yaşanmış olan hikayeleri dinlerken. Herhangi bir kişinin ilk ziyaretinde, otel odası dört duvar, temiz bir ortam ve ‘konsept’ bir dekorasyona sahip sıradan bir alanmış gibi görünebilir. Ancak otel odalarının geçmişi, ziyaretçilerinin anıları ilham verici veya tüyler ürpertici olabilir.

Albümdeki şarkılarda konu edilen hikayelerin bazıları yaşanmış hikayeler. Albüme adını veren ve içerisinde devasa bir piyano bulunan 29 numaralı oda, Los Angeles’ın ünlü oteli Chateau Marmont’aki 29 numaralı odanın ta kendisi.  Bu odaya dair birden çok hikaye anlatılıyor insanlar tarafından, albümde anlatılan da en hüzünlülerinden bir tanesi. Albümün beşinci şarkısı Clara’da, Cocker, Mark Twain’in piyanist kızı olan ve Chateau Mormont’ta babasının ruhunu diriltmeyi deneyen sevgili Clara’nın hikayesini anlatıyor.

Beyaz perdede Hollywood etkisinden de aşina olduğumuz kurgusal veya gerçekten de meydana gelmiş olan otel hikayeleri, aynı betimlemelerle sadece ses üzerinden dinleyicisiyle buluşuyor albümün devamında. İnsanın bir dedektif gibi peşine takılan anılarından, ısrarla takip eden geçmişinden. Hepsi de son derece minimal bir şekilde icra ediliyor, Otel ve çevresine dair ses efektleri de Kaiser Quarret ekibi tarafından oluşturuluyor. Gözünüzü kapatıp albümü dinlediğinizde, bahsi geçen hikayelerin yeri ve zamanı ne kadar farklı olursa olsun, ruhunuz orada bulunuyor bilinçsizce. Meditasyondan farksız bir deneyim Room 29, ısrarla dinleyiniz.