Filmlerden Şarkılar: Blue Is the Warmest Colour

Hazırlayan: Yankı Yıldırım

Epik ve erotik bir aşk hikayesi. Gökkuşağı sinemasının en gerçekçi filmlerinden.

Adele ve Emma’nın ilişkisini izlerken, diğer filmlere özgü klasik aşk sahnelerinin bir kenarda kaldığını görüyorsunuz; çünkü onlar en az bizim kadar doğallar.

Kendini keşfetmeye çalışan bir genç kız Adele, hepimiz gibi. Okula geç kalıyor, spagettiyi etrafa sıçratarak yiyor, ailesine yalan söylüyor. Emma’nın ise kendine has bir özgüveni var. Donuk beyaz teni ve gözlerinden mi yoksa mavi kısa saçlarından mı bilinmiyor; ama evet oldukça farklı.

Adele’in kendini keşfinde karşısında Emma çıkıyor ve hikaye o zaman başlıyor işte. Ne hikaye ama.  Katman katman. Her katmanın arkasından başka bir şeyler çıkıyor. Mesela Sartre çıkıyor bir anda ve bize “İnsan yüzünün gizemli zayıflığı.” deyip gidiyor. Ama bu gidişle kaybolmuyor. Film sakince akarken düşünmeye başlıyorsun. Adele’in Emma ile park buluşmalarında, edebiyat derslerinde düşünüyorsun; çünkü kelimeler var. Bakışların, dudakların, ellerin, mavi saçların içerisinde ve bir şekilde sana temas ediyorlar.

Film belki de bu yüzden biraz uzun denecek sürede. Kechiche yaşamamıza ve bu tutkuya ortak olmamıza izin veriyor. Seyirciden bir adım öteye geçip ekrandan içeri girmenizi istiyor. Hayır demek imkansız.

Neden?

Çünkü Adele’in sürpriz doğum günü partisinde, etrafından tamamen bağımsız ve yine dudakları aralı bir şekilde “I Follow Rivers” şarkısında dans ettiği bir hikayedesiniz. Ritimler kalp atışlarınıza paralel.

Ve yine Adele’in her şeyden kaçmak için bir gece kendini dışarı attığında “Hermano” şarkısında saçlarını savurarak dans ettiği bir hikayede. Umursamaz aynı zamanda kışkırtıcı.

Şarkı listesi muazzam. Özellikle “hipnotik bir çalgı” olarak tanımlanan Hang isimli çalgıyla çalınanlar ayrı bir etkileyici; fazla dokunaklı. Gerçekten hipnotik.

Filmi izledikten sonra kendi keşiflerinize dalmanız, bir şarkıyı son ses açıp dans etmeniz ve soslu bir spagetti yemek istemeniz kuvvetle muhtemel.